17 October 2024
Asıl İşverenin Alt İşveren İşçilerine Karşı İş Kanunu'ndan Doğan Sorumlulukları
Türkiye'deki iş ilişkilerinde asıl işveren - alt işveren uygulaması, 4857 sayılı İş Kanunu'nda açıkça düzenlenmiştir. İş Kanunu'nun 2/6. maddesi, bu ilişkiyi; bir işverenin, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletme ve işin gereği ile teknolojik sebeplerden dolayı uzmanlık gerektiren işleri başka bir işverene vermesi olarak tanımlamaktadır. Alt işveren, bu işleri kendi işçileriyle yalnızca ilgili iş yerinde gerçekleştirmekle yükümlüdür. Aynı zamanda, bu Kanun kapsamında alt işverenin işçilerine karşı doğan yükümlülüklerden asıl işveren de alt işverenle birlikte sorumludur.
Kanun'un 2. maddesi, asıl işveren-alt işveren ilişkisini detaylı şekilde düzenlerken, asıl işverenin sorumluluğunu belirlemektedir. Kanun'un ilerleyen bölümleri ise, işçilerin haklarının korunması amacıyla, alt işverenin kendi işçileri ile olan ilişkisi konusunda asıl işverene bazı sorumluluklar yüklemektedir. Aşağıda, asıl işverenin alt işveren işçilerine karşı İş Kanunu'ndan kaynaklanan yükümlülükleri başlıklar hâlinde açıklanmıştır:
1. Müteselsil Sorumluluk
Asıl işverenin en temel sorumluluğu, alt işverenin işçilerine karşı müteselsil (zincirleme) sorumluluk taşımaktır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca, müteselsil sorumluluk; alt işverenin işçilerine karşı ücret, tazminat, sigorta primleri ve diğer işçilik alacakları ile ilgili asıl işverenin de sorumluluğunu kapsar. Alt işverenin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, işçiler alacakları için doğrudan asıl işverene başvurabilir. Böyle bir durumda asıl işveren, alt işverenle birlikte işçinin tüm alacaklarını ödemekle yükümlüdür. Asıl işverenin, ödediği tutarları daha sonra alt işverene rücu hakkı saklıdır.
2. Ücret Ödeme Sorumluluğu
Asıl işveren, alt işverenin işçilerine ücret ödemelerinin düzenli yapıldığını kontrol etmekle yükümlüdür. İşçilerin başvurusu üzerine veya aylık periyotlarla, alt işverenin ödeme durumunu denetlemelidir. Eğer işçilerin ücretlerinin ödenmediği tespit edilirse; asıl işveren, alt işverenin hak edişlerinden kesinti yaparak ödenmeyen ücretleri doğrudan işçilerin banka hesaplarına yatırmalıdır.
Alt işverenin ücret ödememesi durumunda, işçiler alacaklarını doğrudan asıl işverenden talep edebilir. Asıl işverenin yaptığı bu ödemeler, daha sonra alt işverene rücu edilebilir.
3. Yıllık İzin Takibi ve Sorumluluğu
Alt işveren işçileri de 4857 sayılı İş Kanunu'na göre yıllık izin haklarından yararlanmalıdır. Alt işverenin, işçilere bu izinleri kullandırmaması hâlinde, asıl işveren de sorumlu olur. Asıl işveren, alt işveren işçilerinin yıllık izin haklarının ilgili yıl içerisinde kullandırılıp kullandırılmadığını denetlemelidir.
Ayrıca, iş yerinde aynı alt işveren değişse dahi, işçilerin yıllık izin süreleri aynı iş yerinde çalıştıkları toplam süre üzerinden hesaplanmalıdır. Alt işverenin, işçilerin yıllık ücretli izinleri için izin kayıt belgesi tutması ve bu belgelerin bir örneğini asıl işverene sunması zorunludur. Asıl işveren ise bu belgelere dayanarak izin kullanımını takip etmekle yükümlüdür.
4. İşe İade Davalarında Sorumluluk
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca, işten haksız çıkarılan işçiler, işe iade davası açabilir ve işten çıkarmanın geçersizliğini talep edebilir. Bu davalarda, işçi hem asıl işvereni hem de alt işvereni birlikte dava edebilir. Yargıtay kararlarına göre, her ne kadar işe iade sorumluluğu öncelikle alt işverene ait olsa da asıl işveren de işe başlatmama tazminatı ve dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden sorumlu tutulabilir.
5. Fazla Çalışma ve Diğer İşçilik Hakları
Asıl işveren, alt işverenin işçilerine fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin hakların ödenmesinden de sorumludur. Bu sorumluluk, alt işverenin işçisinin asıl işveren bünyesinde çalıştığı süreyle sınırlıdır.
6. Kıdeme Bağlı Alacaklar (Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Yıllık İzin Ücreti)
Asıl işveren, alt işveren işçisinin; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi kıdeme bağlı alacaklarından, yalnızca işçinin kendi iş yerinde çalıştığı dönemle sınırlı olarak sorumludur.
7. Muvazaa Durumu ve Sorumluluklar
Alt işveren ilişkisinin muvazaalı (hileli) olup olmadığı, tarafların sorumluluklarını belirlemek açısından önem taşır. İş ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi durumunda, işçiler en başından itibaren asıl işverenin işçileri sayılır ve tüm haklarını asıl işverenden talep edebilir. Bu durumda, alt işverenin işçilerle yaptığı sözleşmeler geçersiz kabul edilir ve işçiler, asıl işverenin sunduğu tüm haklardan yararlanır.
Sonuç
Asıl işverenin, alt işveren işçilerine karşı 4857 sayılı İş Kanunu'ndan doğan yükümlülükleri bulunmaktadır. Asıl işveren, alt işverenin işçilerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirdiğinden emin olmalıdır. Ayrıca, asıl işveren ile alt işveren arasında düzenlenecek sözleşmelerde, asıl işverenin işçiye ödemek zorunda kaldığı tutarları alt işverenden rücu edebileceği açıkça belirtilmelidir. Ancak bu tür hukuki süreçler, zaman ve emek kaybına neden olabileceğinden, haklarının baştan itibaren korunması önemlidir.
Bunun yanında, bu yazının konusu olmamakla birlikte, asıl işverenin Sosyal Güvenlik Hukuku ile İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukuna ilişkin yükümlülüklerden de alt işverenle birlikte sorumlu olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, işverenlerin hangi hizmetleri alt işverenden alacaklarını dikkatle belirlemeleri, yapılacak sözleşmelerin kapsamını ve tarafların sorumluluklarını net bir şekilde düzenlemeleri gerekmektedir. Asıl işveren, alt işverenin işçilerine başta ücret olmak üzere diğer yükümlülükleri de yerine getirip getirmediği hususunu düzenli olarak takip etmeli, alt işverenin çalışma saatleri, fazla mesai ve izin hakları gibi işçi haklarını titizlikle yerine getirdiğinden emin olmalıdır. Asıl işveren, alt işverenin işçilerine yönelik yükümlülüklerini düzenli olarak takip etmeli ve gerekli raporları talep etmelidir. Böylece, yükümlülüklerin Kanuna uygun şekilde yerine getirilmesi sağlanarak ileride doğabilecek hukuki sorunların önüne geçilebilir.
Yukarıda ayrıntıları belirtildiği üzere asıl işveren-alt işveren ilişkisi, yapısal olarak karmaşık bir süreçtir. Bu ilişki; İş Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku, Mali Hukuk ve hatta KVKK gibi çeşitli hukuk disiplinlerine tabidir. Her iki tarafın hak ve yükümlülüklerini doğru şekilde belirlemek, muvazaa riskinden kaçınmak ve işin sürdürülebilirliğini sağlamak, dikkatli bir hukuki değerlendirme gerektirir. Ayrıca, alt işveren uygulamalarının yaşayan bir süreç olması, zaman içinde ihtiyaçların ve düzenlemelerin değişmesi nedeniyle devamlı bir güncellemeyi zorunlu kılar. Mevzuattaki gelişmelerin takip edilmesi, olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve hem idari hem de hukuki denetimlere karşı uyumun sağlanabilmesi amacıyla, uzmanlık gerektiren bu alanda profesyonel İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Danışmanlık Hizmeti alınması büyük önem taşımaktadır. Böylece, işverenlerin hem yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi hem de operasyonel süreçlerin kesintisiz devam etmesi sağlanmış olur.
Ek bilgiye ihtiyaç duymanız hâlinde bizimle iletişime geçiniz.
Bilgilendirme Metni!